Honda TRANSALP

Motosikleti fark ettiğim yıllarda gözüme çarpan bir araçtı. O zamanlar motosiklet sahibi olabilmem hayaldi, ancak hayallerimi süslüyordu zaten. Sade, akıcı ve temiz çizgileri, renkli heyecanlı ama aşırıya kaçmayan grafikleri, kimi modeldeki altın renkli jantlar, mutlaka ayırt edebileceğiniz harika dolgun sesi.

Evet, fark etmiştim onu, uzaklara gidebilmenin en güzel yoluydu o.

“Honda TRANSALP” okumaya devam et

Nasıl Düştüm Ben Bu Yola – I

Ekim ayının ortaları. Yoğun iş temposu biraz olsun rahat vermiş, üstelik daha da iyisi okul bitmiş. Sınavlardan, hocalardan, bitirme tezinden uzak, kuşlar kadar olmasa bile, epeyce “Özgür” bir ruh halindeyim. Tabii bu kadar Özgür’lüğün bünyede ters tepkiye yol açması da pek sürpriz olmadı aslında.

“Nasıl Düştüm Ben Bu Yola – I” okumaya devam et