Bugün günlerden Kuzu Yaylası. Hava 11-15 derece civarında. Kontağı çevirip yükseklerde nefes almanın tam zamanı. Kiraz’ın örtüsünü kaldırdım, motoru ısıtıp yola koyuldum…
Birkaç gün önce özene bezene yıkadığım tertemiz motosiklet henüz Yahyakaptan civarındayken yol inşaatına rastayınca çamur oldu. Kıyafetim de nasibini aldı. Malum, kentlerimiz inşaat alanı, her yer şantiye. Neden inşaat alanından çıkan kamyonların tekerleri yıkanmadan yola çıkarlar? Sene 2019, biz hala kamyonun temiz tekerlisini göremedik. Halbuki icad edileli çok oldu.
Her neyse, “Yaylada çamur olacak” derdi kalmadı, istikamet Kartepe deyip yola devam ettim.

Kartepe’ye çıkarken soldan yol ayrılıyor, zemin biraz bozuk, çukurlar derin dikkatli olmak gerekiyor ancak kimi noktalardaki manzara muhteşem, seyretmekten yola bakamadım, düştüm birkaçına.
Yukarı çıktıkça hava serinledi, YBR 125 hava soğutmalı olduğundan performans kaybı normal, biraz güç kaybettik ancak, bu manzara varken basıp da gidemiyorsunuz zaten.
Yol ıssız olunca aklıma güçlü hayvanlar geliyor, domuzdan çekinirim mesela, mümkünse karşılaşmak istemem. Şöyle bir şey yaşamıştım; 2004 yılıydı, Karadeniz’de dağlar da dolaşırken oralı bir arkadaşım bana “ayı seni görünce döner arkasını gider, gitmezse sen ayıya arkanı dön ve kaç” demişti. Yani bana saldırması kesin değil, olasılık.
Nedense ayı bana munis bir hayvanmış gibi gelir, belki de çocukken seyrettiğim çizgi filmlerin de etkisi var, mesela “Ayı Yogi”.

Pembe Panter, Heidi, Taş Devri… Tek kanallı TRT Televizyonu zamanlarından benim neslimin hafızasına kazınmış muhteşem çizgi karakterlerdi ve onları seyredebilmek için saatlerece beklerdik çocukluğumuzda. Hepside sevimliydi, saftılar, eğlendirici ve öğreticiydiler. Günümüzdeki örnekleri gibi sert, hızlı, sanki Hollywood aksiyon filmleri gibi değildiler, örnek alınabilecek acımasız karakterler bulunmazdı içlerinde. İdeoloji hiç yoktu mesela.

Muppet kuklaları hakeza, tiyatral yapıda, şaka, sanat, komedi, müzik… Sadece güzellikler vardı içinde. Bugün hala Youtube’dan seyrediyorum, eskimiyorlar.
Onlar sayesinde hayvanları sevdik, tabiatı sevdik. Bu yüzden olsa gerek, ormanda ilerlerken aslında ayı değil de Yogi’yi hatırlıyorum veya Miss Piggy’yi, Kermit’i. Ne güzel..
Hava tahminleri günlerdir yağmur olasılığından bahsediyor, ama yeterince yağmıyor. Kirazlıdere barajı boşalmış, etrafındaki akarsular zayıflamış. Kar olması gereken mevsimde yağmur dahi düşmüyor. İklim değişimi yakın gelecekte tüm insanların başını çok ağrıtacağa benziyor.
Fıtı fıtı ilerliyoruz Kiraz ve ben, acelemiz yok. Egzostumuzdan çıkan ses kuşları ürkütmeyecek kadar yumuşak ve onların harika cıvıltılarını dinleyebiliyorum. Kuru, serin hava yüzüme masaj gibi geliyor, her metrede biraz daha keyfim yerine geliyor, enerjim yükseliyor, tabiatın bir parçası gibi hissediyorum kendimi. Yaşamın güzelliğini tadabiliyorum.

Yaylaya ulaşınca Kuzuyayla Park Retaurant Cafe adında bir işletme gözüme çarptı. Bir kahve içimi uğramak, biraz da ısınmak istedim. Abartısız döşenmiş, hoş bir mekan. Hem soba hem de şömine yanmaktaydı, ortamı görünce sadece bir kahve ile geçmek istemedim.
Tesisin başında Lütfü Usta bey var. Kendisi bana muhteşem sıcak bir sandwich hazırladı, yanında çay ile harika oldu. Biraz da sohbet eklenince, tadından yenmez keyif buydu işte.
Yanan bu şömine karşısında karlı kış günlerinde eminim çok özel sohbetler yaşanır. Gidesim gelmedi pek, sesi bile insanın içini ısıtmakta. Keyifli bir mola oldu.

Yaylaya çıkarken kimi mola verilebilecek yerlerde piknik atıkları, mangal külleri, plastik veya aluminium içecek kutuları görülmekte. Zaman zaman kanıksıyoruz bile. Kabul edilebilecek bir durum değil ama toplumumuzun bir kısmı tabiata, yaşadığı sokağa, çevreye, aslında kendisine saygılı değil. Bakınız üstteki fotoğraftaki ağacın haline. Bitmiyor bunlar.
Cem Yılmaz ne diyordu reklam filminde; Eğitim şart!


Kartepe zirvesine de çıkıp panoramik bir fotoğraf çektim. Şayet hava biraz daha kuru olsaydı sanırım daha iyi görüntü olacaktı, yine de bir seferde Marmara Denizi körfez bölgesi, İzmit ve Sapanca Gölü’nün neredeyse tamamı görülebilmekte.
Bugün motosiklet sürdüm, ormanda yürüyüş yaptım, sakince tabiatta kendimle baş başa kalabildim. Güzel bir gündü, sizlere de dilerim.
Sevgiyle kalın, yolda olun.
Ertuğrul Ortaç
28 Kasım 2019