Hayat da öyle değil mi, ilişkiler mesela.
Kilometreler ilerledikçe beklentiler daha netleşiyor, gerçekler daha iyi görünüyor. Aşılan yollar neticesinde yol arkadaşınız ile paylaşımlarınızın sınırlarını daha iyi anlıyorsunuz. Neticede sevgi ve aşk bir yere kadar. Zaman içinde farklılıkların tolere edilmesi zorlaşıyor.
Orhan Kızıl Ejder ile yollarını ayırdı. Beklenen şarkıydı zaten.
Güle güle CBF150, hoşgeldin CRF250 Rally 🙂
6 Mayıs 2017
Günler öncesinden hava raporu bir açık bir kapalı görünüyordu ancak yolcuğa birkaç gün kala netleşti. Yağış kaçınılmazdı. İlginç yanı; yolculuğun yolda olan tüm kısmı dolu ve yağmur yağışında geçti. Evden eve. Aradaki bir gün güneşi gördük ki, bu bile yetti.

Topçular vapurundan çıkınca yeni otoyola girdik, ardından ilk mola yerinde yağmurlukları üzerimize geçirdik. İçinde motosiklet için ayrı yer tasarlanmış ilk benzin istasyonu.
İlerleyen saatlerde yağış doluya çevirdi. Açıkçası kaskıma çarpan küçük buz taneleri ile hiç yol almamıştım. Hırpalayıcı oldu.

Gönen üzeri doğruca Balya’ya sapıyoruz ve Kadıköy’de ilk mola.



Yamaha YBR125, 2008 (Mavi)

İlkbahar tüm güzelliği ile gözümüzde ziyafet, burnumuzda nefes. Seyretmekten, koklamaktan, temiz havayı içimize derin derin çekmekten ilerleyesimiz yok.

Yamaha YBR125, 2017 (Kiraz)


Edremite doğru akşam üzeri ışığında tabiat bize harıka pozlar veriyor. Zaman zaman fotoğraf çekmekten ilerleyemez oluyoruz. Yeşil, yağış sonrası capcanlı.


Orhan Ortaç
Honda CRF250 Rally, 2017 (Woody)

En nihayet Cunda’ya varıyoruz ve Adacamp’a yaklaşırken gün batımını ucundan yakalıyoruz. Ne zaman buraya ulaşsam durur, bu manzarayı seyrederim.

Ve gün bitti.

7 Mayıs 2017
Sabah kalkınca doğru Cunda merkezdeki Taş Kahveye uğrayıp kahvaltı ve sonrasında Dibek kahvesi içtik. Hava güneşli olmasına rağmen oldukça soğuktu.
Ardından Rahmi Mustafa Koç Müzesi tarafından restore edilen ve müze haline getirilen Taksiyarhis kilisesi’ne doğru yürüyüş.

Orhan ve Özgür

Komisyoncu kediler yanaşan balıkçı sandallarını bekliyorlar.
Bu arada satır yazmadan geçemeyeceğim; Ada Camp.
Ne yazık ki günden güne bozulmakta. Malum, çadırlara dip dibe yer veriyorlar, sosyal tesisler de buna ancak yetişmekte. Bu sezon için daha da sıklaştırıp, ortadaki yeşil alanı azaltmaktalar. Bir de yerleştikten ve resepsiyona kayıt yaptıktan saatler sonra bile yöneticilerinin yanınıza gelip ücret tarifesini belirtmeleri, sanki kaçak girmişsiniz gibi tavır almaları nahoş. Üstelik 2 gecelik konaklamada 2 kez başımıza geldi bu durum. İnternet sitesine baktığınızda hizmetlerinde kır düğünü vs işleri bile görünmekte. Yani anlaşılan bu yaz gerçek kampçılara hitab etmeyecek gibi görünmekte. Amaç kamp yapmak olursa alternetifleri araştırıp değerlendirmek daha mantıklı olacak.

Havanın kuru olmasından dolayı manzara harikaydı.

İlerleyen saatlerde evvelce duyduğumuz Patricia Koyu’na keşfe çıkalım dedik. Bu güne kadar Cunda’ya gelip de hiç geçmediğimiz yerlerdi. Muhteşem zeytinliklerin arasından tozlu, taşlı, hatta yol bile denmeyecek yerlerden ilerleyerek Ayışığı Manastırı’na kadar ilerledik. Manastır gün itibarı ile ziyarete kapalıydı. Yaz sezonunda Salı ve Çarşamba günleri 10:00 – 15:00 arası ziyarete açıkmış.
Sabancı topluluğu tarafından düzenlenip hayata döndürülen bu mekana ileriki dönemlerde ziyaret gerçekleştirip, daha etraflıca inceleme fırsatı yaratacağız.



Yaşlı ve bilge bir zeytin ağacı.
İnsanoğlu ile bu kadar sene aynı tabiatı paylaşmak kolay mı?

Zeytinliklerin içinde bir çınar ağacı.



Özgür, Ayışığı Manastırı girişinde.


Özgür Daldaban
Yeni keşiflerden dolayı keyfine diyecek yok.





Bekleyelim, belki gelirler 🙂

Mehtap havanın kararmasını ve gecenin çökmesini bekliyor.

3 kardeş taş iskelede dinleniyorlar.


Gün bitti.

8 Mayıs 2017
Yalova-Pendik feribotunda yer aldığımız için tempolu olarak Bursa yolundan dönüşe koyulduk. Elbette Edremit-Balıkesir yolunun benim için molasız olmaz Gökçeyazısı.

Gökçeyazı itfaiyesinin yanındaki çay bahçesinde dinlenmece 🙂
Özgür ve Orhan, her ikinize de teşekkür ederim, bu güzel üç günlük geziye katılıp birlikte ilerlediğimiz için. Sevgiler…
Ertuğrul Ortaç
14 Mayıs 2017
One thought on “Yağmur, Dolu ve Patriciya Koyu”
Yorumlar kapalı.