Denize Doğru
23 Mayıs 2019 / Perşembe
Peki ama gece kim gelip göz kapaklarıma “eser miktarda” yapıştırıcı sürmüştü? Bildiğim kadarıyla ben yapmamıştım. O halde nasıl olmuştu? Yoksa hemen yan yataktaki Ertuğrul mu bu işi yapmıştı?
Sanmam.
23 Mayıs 2019 / Perşembe
Peki ama gece kim gelip göz kapaklarıma “eser miktarda” yapıştırıcı sürmüştü? Bildiğim kadarıyla ben yapmamıştım. O halde nasıl olmuştu? Yoksa hemen yan yataktaki Ertuğrul mu bu işi yapmıştı?
Sanmam.
22 Mayıs 2019 / Çarşamba
Montumu giyiyorum. Kaskımla başımı buluşturup, eldivenlerimi de taktığım gibi motorun üzerindeyim. Ellerim titriyor, marş motoruna ilk hareketi vermesi için devreyi tamamlatacağım anahtarı kontak yuvasında çevirirken. İçimde, uzun süredir beklediği oyuncağı, babasının bu akşam getireceğini bilen çocuğun hisleri. Bir türlü geçmiyor zaman. Oysa daha vitese bile takmadım:) Oyuncağım iki saat uzağımda, gidip alsak ya bir an önce!
21 Mayıs 2019 / Salı
Buram buram yanmış odun kokusu. Ama nasıl taze. İsle karışık. Varlığını unuttuğum eski bir dost gibi. Kalacağımız kampingi ararken, çocukluğuma dönüyorum bir an. Gözlerim tek tük yaşam olan bu dağ başında bir tabela bulmaya çalışırken, aklım çocukluğuma doğru bir yolculuğa çıkarmış beni, sürüklüyor derinlere.
21 Mayıs 2019, Salı
Çok da uzaktan gelmeyen, ahenkle tekrar eden, metalik ve mekanik bir ses ile uyandım. Ancak beynimin “aç” komutu vermesine rağmen, dünün getirdiği yorgunluktan vücut itaat sistemim tümüyle çökmüş, tüm organlar ve geri kalan uzuvlar bağımsızlıklarını ilan etmişler adeta. Herkes kendi bildiğince davranıyor. Haliyle göz kapaklarım da bu furyanın başını çeken, azılı eylemciler olarak hala kapalı durumdalar.
Ağabey, İstanbul’da mısın?
Akşam saat dokuz civarıydı, telefonu açıp birazdan “evet” diye cevaplayacak Ertuğrul’un numarasını tuşladığımda.
“Üsküdar’da buluşsak ya, Kavak motoruna bineriz. Hem biraz deniz havası alır, hem de laflarız, ne dersin?”
Bölüm 7 / Ahirette iman, dünyada mekân:
Feribota bindik. Gideceğimiz mesafe 27 deniz mili, bu da mevcut şatlarda iki saat yol demek. Deniz çalkantılı, açığa çıktıkça daha da çalkantılı olacağı kesin. O nedenle motorları bağlamak gerekiyor. Gemideki görevlilerle birlikte motorlarımızı gemi duvarındaki kancalara sicimlerle sabitliyoruz.
Başlarken…
İstanbul’dan yola çıkıp, ilk etabı dışında tamamen doğaçlama gerçekleşen bir seyahatten arta kalanlardır anlattığım. Yıllardır uzun süreli motor gezisi yapmak isteyip, türlü sebeplerden gerçekleşememiş, içimizde ukde kalmış bir heyecanın gerçekleşmesidir. Adeta Ayşecik’in Alpella’ya doyması gibi bir mutluluk barındırır içinde, daha net tanılamak gerekirse; kızgın kumlardan serin sulara atlamak gibidir bizim için. Continue reading “Yolda On Gün – I (Halkidiki)”
Hani bazen güne kötü uyanır ya insan, üzerinden tren geçmiş gibi. Hele bir de mevsimlerden kış ve dışarıda da kapkara bir hava varsa…
İşte ben de böyle uyanıyorum bir süredir her güne. Sebebi çok…
Yola çıkarsın, biraz kendinle kalmak, biraz da kafandakilerden kaçmak için. Saat sabahın altısı belki de yedisidir. Ama her halükarda günün ilk ışıkları eşlik ediyordur sana. Hele sahil yoluna da çıktıysan bir şekilde, deniz kokusu sarar her yanını. Çekersin ciğerlerine burnunu daha da açarak, sanki depo edebilecekmişsin, sanki tüm havayı içine doldurabilecekmişsin gibi. Sonra, vapur önü buluşması. Kim ya da kimlerle gidilecekse, iskelede verilir ekseri randevular.