“Ama ben Çarşamba ve Perşembe çalışacağım.”
“Solo Transfagaraşan – 2022” okumaya devam etSolo Transfagaraşan – 2022
Usulca eşime “motorla bir yerlere mi gitsem acaba” dediğimi hatırlıyorum.
Bir de onun bana “olur” dediğini…
Usulca eşime “motorla bir yerlere mi gitsem acaba” dediğimi hatırlıyorum.
Bir de onun bana “olur” dediğini…
“Ama ben Çarşamba ve Perşembe çalışacağım.”
“Solo Transfagaraşan – 2022” okumaya devam etisim, Fransızca fermoir
Giysi, çanta vb. yerlerde kullanılan, karşılıklı dişler ve bunların üzerinde yürüyen kapatıcıdan oluşan düzenek, cırcır, carcur.
* TDK Sözlük bu şekilde tanımlıyor fermuarı…
“Romanya ve Bulgaristan – VI” okumaya devam et“Bir ara gidip, evi kontrol etmeyi planlıyorum. Çerçeveler değişti, gidip görmem lazım. Hava biraz ısınsın önce ama.”
Şubat’ın son günleriydi. Günlük konuşmamız arasında Ertuğrul söylemişti. Sonra başka konular konuştuk; gelecekten, hayattan, havadan, sudan…
Ama benim aklım takılmıştı bir kere; “evi kontrol etmem lazım”.
23 Mayıs 2019 / Perşembe
Peki ama gece kim gelip göz kapaklarıma “eser miktarda” yapıştırıcı sürmüştü? Bildiğim kadarıyla ben yapmamıştım. O halde nasıl olmuştu? Yoksa hemen yan yataktaki Ertuğrul mu bu işi yapmıştı?
Sanmam.
22 Mayıs 2019 / Çarşamba
Montumu giyiyorum. Kaskımla başımı buluşturup, eldivenlerimi de taktığım gibi motorun üzerindeyim. Ellerim titriyor, marş motoruna ilk hareketi vermesi için devreyi tamamlatacağım anahtarı kontak yuvasında çevirirken. İçimde, uzun süredir beklediği oyuncağı, babasının bu akşam getireceğini bilen çocuğun hisleri. Bir türlü geçmiyor zaman. Oysa daha vitese bile takmadım:) Oyuncağım iki saat uzağımda, gidip alsak ya bir an önce!
21 Mayıs 2019 / Salı
Buram buram yanmış odun kokusu. Ama nasıl taze. İsle karışık. Varlığını unuttuğum eski bir dost gibi. Kalacağımız kampingi ararken, çocukluğuma dönüyorum bir an. Gözlerim tek tük yaşam olan bu dağ başında bir tabela bulmaya çalışırken, aklım çocukluğuma doğru bir yolculuğa çıkarmış beni, sürüklüyor derinlere.
21 Mayıs 2019, Salı
Çok da uzaktan gelmeyen, ahenkle tekrar eden, metalik ve mekanik bir ses ile uyandım. Ancak beynimin “aç” komutu vermesine rağmen, dünün getirdiği yorgunluktan vücut itaat sistemim tümüyle çökmüş, tüm organlar ve geri kalan uzuvlar bağımsızlıklarını ilan etmişler adeta. Herkes kendi bildiğince davranıyor. Haliyle göz kapaklarım da bu furyanın başını çeken, azılı eylemciler olarak hala kapalı durumdalar.
Ağabey, İstanbul’da mısın?
Akşam saat dokuz civarıydı, telefonu açıp birazdan “evet” diye cevaplayacak Ertuğrul’un numarasını tuşladığımda.
“Üsküdar’da buluşsak ya, Kavak motoruna bineriz. Hem biraz deniz havası alır, hem de laflarız, ne dersin?”
Bölüm 7 / Ahirette iman, dünyada mekân:
Feribota bindik. Gideceğimiz mesafe 27 deniz mili, bu da mevcut şatlarda iki saat yol demek. Deniz çalkantılı, açığa çıktıkça daha da çalkantılı olacağı kesin. O nedenle motorları bağlamak gerekiyor. Gemideki görevlilerle birlikte motorlarımızı gemi duvarındaki kancalara sicimlerle sabitliyoruz.