Honda CRF250 Rally

Honda, 2017 yılının başında ilk bakışta biraz değişik, ama genel trende bakıldığında beklenen bir ürün çıkarttı piyasaya. İyi de oldu. Şöyle ki;

Temelde bir enduro, hafif, kentte, kırda, patikada, ormanda, taşlı yollarda, asfaltta, bulvarda kısaca her yerde gidebilen ama biraz da şekli “rally-touring” gibi olan. Güncel teknolojileri de üzerinde barındıran ve mutlaka ekonomik elbette.

Honda CRF250 Rally, 2017

Peki niçin?

Şu yıllara kadar, özellikle ülkemizde neydi usül; 650-1200cc ile ya tek başına, yada artçını arkana alır yola çıkardın. Satın alım maliyetleri, vergiler, sarf malzemeleri, kasko, kısaca idame masrafları da buna göreydi.

2010’lu yılların son çeyreğine girdiğimiz dönemde, bu kadar pahalı olmamalıydı, üstelik artık artçı da kendi aracını sürmek istiyor. Yani 650 -1200 cc makine çok şart değil. Yolda olsun, gereğinde ayrı olsun, varsın 250cc olsun. Ama “güncel“, yani Euro4.

Genç insanlar kentleri, kent dışı yerlerleri, hatta ülke dışı coğrafyaları gezmek, “yolda olmak” istiyor.

Pazar araştırma çalışmaları işte bu noktada önemli bir ihtiyacın fark edilmesini sağladılar. Değişen ihtiyaçlar beklentiler, kısaca “trend” doğru okundu.

Şimdi hemen hemen büyük tüm markalarda bu segmente uygun ürünler hazırlandı ve rekabet başladı. Suzuki V-Strom 250, Kawasaki Versys 300 ilk başta göze çarpanlar.

Fonksiyonel kokpit, ihtiyaçlara uygun, kullanışlı.

Bugün Honda’nın CRF250 Rally motosikletini test etme imkanı buldum. İzlenmlerimi, tecrübelerimi ve aracın bana hissettirdiklerini şu şekilde anlatabilirim;

Çamlıca’dan hareketle sahil yolundan Tuzla, sonrasında Akfırat yakınlarından Şile Saklıgöl’e, nerede bozuk taş toprak yol varsa hepsine girmek suretiyle, toplam 205 km yol aldım.

Aracımızın üzerinde Michelin’in Srac modeli lastikler takılı. İlk başta bunun üzerinde durmak isterim, her ne kadar çok tazesini bulamasak da (lastikçiler ortalama 1,5 yıl depolarda beklemiş ürünleri satıyorlar, maalesef sektörün ayrı bir sıkıntısıdır) bu lastiği çok başarılı bulduğumu belirtmek isterim. Asfalt ve asfalt dışı performansı tamamen yeterli. Şu marka yada şu model olsaydı dedirtmiyor kullanıcısına. Aracın sahibi bu lastikleri soğuk ve ıslak zeminde de test etme imkanı bulduğunu, su tahliyesinde veya yol tutuşunda bir olumsuzluk yaşamadığını belirtmişti.

Bu makine sanki 250cc değil, biraz daha büyükmüş izlenimi uyandırıyor. Sesi, boyutları, tasarımı, üzerindeki donanım fark edilir kalite sunuyor. Kullanmaya başladığınızda ilk fark edilen detay “hafiflik”, bisiklet gibi adeta. Bozuk yollarda tedirginlik yaşatmıyor. Kararlı ve güvenli seyir sağlıyor, yavaş ilerlemek zorunda kalmıyorsunuz.

Ön teker amortisörleri ters yerleştirildiğinden yürüyüş takımı hafif ve bunun olumlu yanlarını yaşıyorsunuz.

Arka süspansiyona dikkat; asfalt sürüşünde ilk fark ettiğim arka tekerin tümseklerde rahat bir şekilde yukarı hareket ettiği, ancak çukurlarda direnç gösterip aşağı düşmemesi. Bu durum tahmin ettiğimden daha güzel viraj almamı sağladı. Yol dışında da bunun avantajını yaşatıyor, arka taraf kolay kolay dağılmıyor.

CRF250 Rally aslında CRF250 L versiyonu baz alınarak hazırlanmış. Bu esnada benzin depo hacmi 10 Litreye çıkartlılmış. İlk başta az gelebilir ama 200-250 km boyunca ilerlemek mümkün. Hafiflik ön planda olduğundan normal karşılamak gerek.

Şile Saklıgöl

Adı “Saklıgöl” ama gizlisi saklısı kalmamış anlaşılan.

Manevra yeteneği çok iyi. Daracık yerlerde yaptığım dönüşler beni şaşırttı. Bu konuda çok eğlenceli. Ve tümsekler, merdivenler… Hepsi de sizi çağırıyor adeta.

Frenler yeterli, rahatça ölçeklenebiliyor. ABS olur olmaz devreye girmiyor.

CRF250 Rally ve Sünger Bob Kalesi !

Araç henüz 3.300 km civarında, haliyle rodajı henüz tamamlanmış ve yeterince açılmamış olduğu için motor sıkı konumda, tüketim yüksek. Hızlanma ise daha iyi olacağı kesin. Şu haliyle yaklaşık 3,7 Lt/100 km tüketim değerini gördüm, muhtemelen 3,2 ortalamaya düşecektir. Günümüz benzin fiyatlarına bakıldığında memnuniyet verici rakam 🙂

Honda CRF250 Rally ile yakın mesafe, kent trafiği, yaylalar, patikalar, toprak yollar, eğlenceli, kolay. Otoyol sürüşlerinde aynı şeyi söylemek mümkün değil, neticede 250cc, ancak İstanbul’un dışına çıkınca hiç sorun olmayacağını düşünüyorum. Malum İstanbul’a girmek çıkmak ayrı dert, içinde kullanmak daha beter oldu.

Güzel bir seçenek, zarif, şık, kullanıcı dostu, çok eğlenceli. Doğru donanım desteği ile Moda’ya da, Kocayayla’ya da, Roma’ya da gidebilirsiniz. Tavsiye olunur.

Sevgiyle kalın.

Ertuğrul Ortaç
13 Eylül 2017

%d blogcu bunu beğendi: