Uzun zamandır yolsuz kaldık, tekerlerimiz dönmedi. Nihayet kısmet oldu, Cumhuriyet Bayramı’nda biz de bayram yaptık.
İhtiyacımız Istanbul’dan bir nebze uzaklaşmak, biraz da temiz hava alıp, teker çevirmekti. Bildiğimiz rota dedik, yine Uludağ’dan Keles üzeri Tunçbilek, ardından Domaniç’e yöneldik. Öylesine sıkıntılı karışık günler geçiriyoruz ki, bunaldık, sabah erkenden yola çıkalım dedik, ama ne yazık ki plan dışı olarak Özgür önce çalışmak zorunda kaldı. Belki bir gün, ileride, bunların sebeplerini anlatabileceğimiz günler gelir, umuyoruz. Ama tek sorun yola çıkmak değil elbet, böylesine önemli olan. Her neyse, öğlen oldu, ancak buluşabildik Eskihisar vapur iskelesinde. Ne yapalım, düzen böyle.
Hemen hemen her zaman Bursa’yı durmadan aşıp, Uludağ eteklerinden tırmanıp, Milli Park’a yakın bu noktada duruyor ve “Oh, ne iyi yaptık ta kaçtık o lanet şehirden” molası veriyoruz. Aslında ne kadar da üzücü bir durum; çalıştığımız, sosyalleştiğimiz, hayatımızı idame ettiğimiz kentimizde, nefes alacak, sakinleşecek imkan bulamamak. Artık acı veriyor bu durum aslında, kimimiz farkında değil, hayatlarımız geçiyor. Bizler orta yaşa geldik, çocuklarımız ne yapacak, bizlere ne diyecek, belki de hesap soracaklar, bunu mu bize bırakıyorsunuz diye.
İtiş kakış yaşıyoruz İstanbul’da.
Bu kadar kasvet yeter diyelim, madem tekerlerimiz dönüyor, en azından bu günün keyfini çıkartalım. Hava Poyraz esiyor, miss, derin derin içimize çekiyoruz.
Sonbahar’ın en güzel renklerini görebildik bugün.
Orhaneli Barajı’nın yakınlarındayız, uzaktan da olsa bir kaç kare fotoğraf.
Özlediğimiz virajlar, yollar, uzaklar.
Özgür Daldaban
Henüz sararmamış çınar yaprakları ve gökyüzünün mavisi birlikte seyredilmeyi bekliyor. Ziyafet adeta…
Köprünün korkulukları, bakımsızlıktan pas tutmuş, bize de bu renklerin fotoğrafını çekmek kaldı.
Kimi yerlerde hava sıcaklığı 5-6 dereceye kadar düştü, çok da hazırlıklı değildik, bir miktar ısı kaybettik, özelikle ilerleyen saatlerde kimi sis, kimi rüzgar, ama her şeye rağmen değdi.
İsmi bile yok, candan bir canlı işte…
Bu rayların üzerinde hatıralarımız var, kimi zaman geçmek kolay olmuyor işte, ama hayat ilerliyor, istesek de, istemesek de. Madem geçeceğiz bunların üzerinden, ileriye bakmak en iyisi…
Umarız, çok uzun sürmez yollarımızdaki taşlar, asfalt olur yeniden, aşarız virajları, rampaları, sevgiyle hep birlikte…
Ertuğrul Ortaç – Özgür Daldaban
29 Ekim 2015