Soğuk ve sıradan başlamış, her zamanki gibi bir cumartesi. Bugün küçük bir fark olsun, biraz da hava değişikliği dedim ve Gemlik üzerinden Narlı, Delmece Yaylası ve ardından Çınarcık üzeri İstanbul dönüşü.
Son zamanlarda nedense Delmece Yaylası’ndaki yolların bakımsız ve kötü durumda olduğunu fark ediyorum. Üstelik yaylada hatırı sayılır kirlenme de görünmekte. Umarım eşsiz su kaynaklarının da olduğu bu bölgenin durumu bir an evvel fark edilir.
Gemlik Narlı arası sahil manzaraları
Güney yamaçtaki çamlar görülmeye değer.
Vadilerdeki sis ve sessizlik huzur dolu.
Yukarı çıktıkça hissedilen temiz hava, sessizlik ve tabiatın varlığı insanı dinlendiriyor. Zaman zaman adeta açlığını hissediyorum bu ortamın.
Gündelik hayatımızda en büyük eksikliğimiz yaşamakta olduğumuz semtlerdeki yeşil alan ve park eksikliği. Aileler, çocukları ile yürüyebileceği, dinlenebileceği, sosyalleşebileceği, sağlıklı hava soluyabileceği ortamlardan yoksun kalınca elbette vakitlerini değerlendirmek için AVM lere gidiyor ve ancak orada sunulan imkanlar kadar sosyalleşiyor. Dinlenmek, sakinleşmek, temiz ve sağlıklı hava soluyabilmek ne kadar mümkün olabilirse tabii.
Biraz teker çevirelim deyince konu nerelere geldi. Biz manzaranın tadını çıkartmaya devam edelim. Bu güzelim yaylaların da ne kadar süre ile korunabileceğini kim garanti edebilir ki?
Delmece Yaylası
Delmece Teşvikiye arası yoldan manzaralar.
“Tekerim büyük, ilerlerim buralarda, ama sen yine de asfalttan şaşma” der gibi bakıyor Sacarabeo. Birlikte hopladığımız yolları hatırlayınca hak vermek gerek tabii…
Aprilia Scarabeo 200ie
Teşvikiye su havzası
Bu sonbaharda yağan yağmurlar etkisini göstermekte. Geçen yaz su havzasında yürüyüş yapmıştım, umarım bir daha kuraklık yaşanmaz.
Yakın geleceğimiz için; tabiatın bu duruma nasıl geldiği, çevremizin hızla nasıl tüketmekte olduğu ve bizi nelerin beklediği konularını daha ciddiyetle ele almalıyız. Çok geç olmadan…
Ertuğrul Ortaç
15 Aralık 2014