Neden XPulse 200 ve İlk İzlenimler

9 Eylül 2020 tarihinde sevgili Özgür ile yaptığımız kısa bir test sürüşü sonrasında ben ve kardeşim birer adet Hero XPulse200 satın aldık.

Peki neden?

Öncesinde ben 2015 model XT660Z Ténéré, kardeşim de 2017 model CRF250 Rally kullanmaktaydık.

Ténéré çok saygı duyduğum bir araçtır. Yamaha firması bu makineyi 2007 yılında satışa çıkarttığında bir daha üzerinde teknik güncelleme yapmak gereği duymadı, çünkü tasarım öncesinde müşteri ihtiyaçlarını iyi okumuş, 90’lı yılların enduro genlerini kaliteli bir mühendislikle harmanlamayı başarmıştı. Sadece ileriki dönemde değişen uluslarası normlar gereği ABS fren sistemi ekledi, 2016 yılında imalatı bitinceye kadar da bu şekilde devam etti. Mükemmeldi.

Doğu ülkelerine yapmayı planladığım uzun yolculuklar sebebi ile kendi açımdan baktığımda temel ihtiyaçlarımın değiştiği aşikar. Artık aracım daha hafif, daha yere yakın olmalıydı. Özetle “daha kolay”.

Orhan Ortaç. XT660Z Ténéré ve CRF250 Rally, 1 Ağustos 2020, Beykoz

Kardeşimin de beklentileri değişti geçen zaman içinde, teknik unsurlarına daha kolay ulaşabileceği, nispeten “çıplak” bir araç kullanmak istiyor. En basit anlatımı ile motosikletin aküsüne ulaşmak için bir dolu grenaj parçası sökmek zorunda kalmamak, toprakta ilerleyebildiği gibi asfaltın da sürüş dinamiklerine cevap verebilecek “az enduro, çok motosiklet” bir yapı. Dört yıldır kullanmakta olduğu CRF250 Rally’nin ilerleyen yaşıyla berber yumuşayan süspansiyon davranışı da bu değişimi hızlandırdı.

Royal Enfield HIMALAYAN, 2021

Gönlümüzden geçen motosiklet Royal Enfield Himalayandı. Bu araç geçtiğimiz yıllarda Türkiye’ye az bir miktar geldi, yaşadığı çeşitli sorunlardan dolayı Türkiye’de hakettiği yere ulaşamadı ne yazık ki. Şartları uygun olsaydı sektörde önemli bir oyuncu olabilirdi. Umarız yakın gelecekte ona hak ettiği değeri veren ortam gerçekleşir, sabırla bekliyoruz.

6 Ocak 2021, İznik

Royal Enfield gibi Hero da bir Hint markası. Bulunduğu coğrafyada hayli güçlü, bildiğim kadarı ile Güney Amerika pazarı için Arjantin’de de fabrikası var. Honda ile evvelce yapmış olduğu anlaşmalar neticesinde teknolojik olarak ilerlemiş, genelde sorunsuz sağlam araçlar imal etmekte.

9 Eylül’deki test sürüşümüz sonrasında zihnimde oluşan olumlu fikirlerin yanında bir şartım vardı; XPulse200’leri satış mağazasında sıra sıra görmek istiyordum. Aralık aynın ilk günleri Bulgurlu’daki bayiye gittiğimizde vitrininde ilk anda 15 adet saydık.

Ardından Türkiye motosiklet pazarında satışta olan ve beklentilerimize en yakın gördüğümüz XPulse 200’de karar kıldık.

Aracın motor ünitesi Honda’nın uzun yıllardır Dünya’nın çeşitli ülkelerinde imal ettiği ve bizimde CBF serisinden tanıdığımız, 125, 150, 160, 180, 190, 200 cc olarak çeşitli hacimlerde hizmet veren hava soğutmalı, tek silindirli “geleneksel” bir model. Hero bu yapıyı kendi ihtiyaçları doğrultusunda güncellemiş. Bununla birlikte başka markalarda da bu motorlara rastlayabilirsiniz. Yaygın bir plarform.

Mesela alttaki video Hero-Honda işbirliği zamanından bir teknik eğitim çalışması;

Hintlilerin, belki de İngiliz zamanlarından kalma alışkanlıklarından olsa gerek, klasik çizgilere sadık tasarımları var. Olması gerekenleri basit ve sade şekilde sunmalarının yanında renkleri cesurca kullanmaktalar. Sağlamlık ön planda iken ince detay görünüş daha az önemli olabiliyor.

Ülkelerindeki coğrafi şartların zor olması yapılacak ürünlerin mümkün olduğunca basit ve sorunsuz çalışmasını zorunlu kılmakta.

Son yıllarda Hindistan’daki çeşitli motosiklet firmaları, aynı zamanda Avrupa’lı markalar için de imalat yaptıklarından dolayı, ister istemez teknolojileri gelişmiş, kaliteyi de ön plana çıkartmış durumdalar.

Gelelim ilk 1.000 km zarfında yaşadıklarımıza. Elbette yeterince sürüş tecrübesi oluşmadı, ancak ilk izlenimler şu şekilde;

Bu makine hava soğutmalı. Öncelikle bunu bilerek kullanmak gerek. Aşırı soğuk havada motorun ısısı yeterince yükselmeden sıkıştırmaktan kaçınılmalı. Aslına bakarsak, ısı ile alakalı dikkat edilmesi gereken başka unsurlar da var; Motor yağı, lastikler, fren balataları, debriyaj… Bunların tümü belli ısı aralıklarında çalışmak için hazırlanmıştır. Kendine gelmesi için fırsat vermek hem güvenli olacaktır, hem de aracımızın ekonomik ömrünü uzatacaktır. Aynı şekilde aşırı sıcak hava şartlarında da hem aracımızı hem de kendimizi zorlamak doğru olmaz.

200cc motoru sizi ortalama trafik hızından geri bırakmıyor. Motorun güç haritası orta ve alt devirlerde yeterli tork verecek şekilde hazırlanmış. Bunu 5’e bölünmüş bir şanzıman ile tekere aktardığından, virajlı rampalı yolarda fazla vites değiştirmeye gerek kalmadan ilerlemeyi sağlıyor. Özellikle sürüşün bu şekli yorgunluğu azaltıyor, bize keyif veriyor. Şayet 6’ya bölünseydi aynı keyfi sunamazdı diye düşünüyorum.

İlk bakım sonrası ufaktan 6.000 devir üzerine çıkmaya başladım. Ara hızlanmalarda, sollamalarda motor varlığını hissettirmeye başladı.

Yakıt tüketimi şimdilik 2,6 Lt/100 km civarında. 5-10 bin km den sonra biraz daha düşebilir diye tahmin ediyorum, lakin bu değer gayet yeterli.

Satın alındığında vidalarını ufaktan elden geçirmekte fayda var, vites pedalı, manetler, kimi grenaj vidaları… Hepsi de bir ayar ve ilgi istedi. Bu sadece Hero’ya özgü değil tabii, baştan olabildiğince her yerini kontrol etmek sağlıklı ve güvenli olacaktır.

Arka süspansiyon orta-sert ayarlı olarak geliyor, ben en yumuşak konuma aldım. Yüklü yolculuklarda sertleştireceğim.

Sele konforu yeterli ancak biraz kullanıcıya da bağlı bir konu, bana uydu.

Frenler oturdu artık, kolay ölçekleniyor, öndeki ABS de zırt pırt devreye giren cinsten değil, yerinde çalışıyor diyebilirim. Genel anlamda gayet başarılı.

Makineyi eve getirince 2 kez yıkadım, ancak kendine geldi. Hindistan’ın tozu toprağı ile gelmiş sanki 🙂

Üzerindeki lastikler asfaltta yeterli performansı verdi. Yol dışında daha da keyifli. Lakin biraz sert, klasik Metzeler. Bu bir şikayet değil, daha evvel 0 km Rally alan kardeşim bayiden doğruca lastikçiye gitmek zorunda kalmıştı. Bunu düşündüğümde gayet memnun olduğumu belirtmek isterim. Islak toprak da da sürdüm, falso yaşamadım. Tamamdır.

Manet üzerinde debriyaj ayar halkası bunumuyor. Kordonun motora girdiği yerden ayarlamak gerekiyor. 12 ve 14 numara iki ağızlı anahtar ile kolayca yapılıyor, sorun değil ama manetden de yapılmasını isterdim. Bana göre eksiklik. Bu sebepten ötürü sele altında 12 ve 14 numara iki anahtar mutlaka bulunmalı.

Aynaların görüntüsü dalgalı ve aşağıda kalıyordu, memnun kalmadık. Takımı 80 TL den iki takım aldık ve sorun bitti. Kütüklük 10mm düz diş yapıda, seçenek bol.

Orta sehpa’yı hemen satın almak isterdim, fakat yedek parça olarak bekliyorum. Umarım fazla gecikmez. Takılabilir olması çok önemli, lastik patlamalarında, zincir bakımında temizliğinde olmazsa olmaz.

Artçı ile kısa bir sürüş gerçekleştirdim, arkada titreşimsiz yeterli konfor yaşandı.

Şimdilik paylaşabileceğimiz bilgiler bu şekilde. İleriki aylar için planladığımız seyahatler gerçekleştiğinde, XPulse200 ile yaşadıklamızı olumlu-olumsuz detaylı şekilde anlatacağız.

Henüz Türkiye’de bu ürünler vitrin ve tanıtım masraflarına müşterinin de ortak olduğu “Plaza” mantığında satılmıyorlar. Haliyle daha makul rakamlar ile ulaşılması mümkün. Umarız ki bu şekilde ilerlemeye devam eder. Daha önceki yazımızda da belirttiğimiz gibi anahtar “satış sonrası destek”.

Bakalım Covid-19 sebebi ile gelişen yeni Dünya düzeninde değişecek tüketici ihtiyaçları ve markaların buna tepkileri neler olacak…

Yolda olun, yolda hayat var!

Ertuğrul Ortaç
19 Ocak 2021

%d blogcu bunu beğendi: