Ne yazık ki sevgili Özgür Covid-19 virüsü kapmış ve evinde karantinada. Sağlığı iyiye gidiyor, ki güzel haber bu. Tez zamanda sağlığına ve yollara kavuşmasını dilerken Orhan ve ben de “hazır Özgür yokken” 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı keyifli bir “Off-Road” sürüşü ile kutlayalım dedik.
Ben ve Özgür, geçmişte pek çok sefer 29 Ekim sürüşü gerçekleştirdik. Hem Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü gönlümüze göre andık, hem de özel sektör çalışanları olduğumuzdan 29 Ekim’leri bu şekilde değerlendirmek fırsat oluyordu bizim için.
Özgür geçmiş yıllarda off-road sporunu 4×4 araçlar ile hayli derinlemesine yaptığı için artık toz-toprak-çamur pek ilgisini çekmiyor. Her ne kadar kulllanmakta olduğu 2008 model BMW F650 GS “enduro” geometrisinde olsa da, aslında bir “funduro” dur, asfalt ağırlıklı bir araçtır. Bunun yanında sahip olduğu Yamaha YBR125 (Mavi) ve doğru lastik ile bu rotada ilerleyebilir. Yavaş olur, hoplar, zıplar, ama ilerler, lakin Özgür’ün hiç hevesi yok bu yollarda.

işte bu nedenle “hazır Özgür yokken” diye yazdım, buradan başka bir anlam çıkmasın, esasen yokluğunu arıyoruz elbette. Bir an önce iyileşsin, en kısa zamanda onunla da teker çevirmek istiyorum, özledim.

Biz gelelim Orhan ile bugün aştığımız yollara, rotaya… Öncelikle hava muhteşem bir sonbahar günü yaşatıyor bize. Ben Kocaeli’nden, Orhan Yalova’dan sabahın ilk saatlerinde yola çıktık ve Karamürsel’de, İznik tabelasından yukarıdaki meydanda buluştuk. Oyalanmadan tırmanışa geçip yukarıda sakin ve manzaralı bir noktada ilk molazımızı verdik. Koyu hazırlanmış kahve, yanında kakaolu ıslak kek, körfez manzarası harika bir kahvaltı oldu.

Başdeğirmen Alabalık Tesisleri’ne uğramayalı uzun yıllar oldu, yanından geçerken bakmak istedim, inşaat sahası halindeydi, sanıyorum ki bir renevasyon çalışması yürüyor. Böyle olmasını da umarım, güzel anılarım var burada, ilk baharda yeniden uğrayacağım, durumunu daha iyi anlamak için.
Akçat-Yalakdere yolu ile birleşene kadar toprak satıhda ilerledik. Birleştikten sonra sola sapıp doğu istikametinde Senaiye’ye kadar sürmeye devam ettik. Bir yandan sonbaharın ışığı, bir yandan masmavi gökyüzü, her ne kadar hava serin olsa da içimiz ısınıyor.

Rotamızın zorlu kısmı burada başlıyor, yani Senaiye – Eriklitepe Tabiat Parkı arası. 2019 yılıda Kiraz (YBR125) ile Anlaş Capra R testi için buradan geçeyim demiştim ancak heyelan nedeni ile kapanmış yoldan geri dönmek zorunda kalınca aklım burada kalmıştı. Kısmet bugüneymiş.
Kimi ıslak, tamamı toprak, inişli, çıkışlı, taşlı dar bir yol. Bolca fotoğraf molaları ile birlikte yaklaşık olarak 3 saatimizi aldı ve bu esnada otomobil traktör görmedik ancak, ormancıların düzenli ağaç kesimi yaptıklarına dair izler ortadaydı. Muhtemelen sabahın erken satlerinde bir araç geçmişti, yani aşırı ıssız bir yer değil sanki.
Burada üç notumuz var;
- Bölgenin Samanlı Dağları’nın kuzey cephesinde olmasından dolayı muhtemelen kışın sert zamanlarında, özellikle kar düşünce yol kapanıyor olmalı.
- Bu rotadan geçmek isteyen olursa, olası herhangi bir teknik soruna karşı en az iki araç olmanızı tavsiye ederiz. Telefon çalışmadığı gibi yürüyerek ilerlemek çok uzun sürebilir, doğal hayatın parçası yırtıcıları da unutmamak gerek.
- Tabiatın içinde olmak adına, “varmak değil, yolda olmak” arzusu ile üç saatte aştık ama tempolu sürüş ile çok daha kısa sürecektir.
Genelde birinci, ara ara ikinci vitesi de kullanarak, hiç bir sıkıntı yaşamadan, ufak tefek eğlenceli çamur kaymaları da tecrübe edip, Eriklitepe Milli Parkı’na ulaştık. Ulaştığımız nokta aynı zamanda Gölcük’e iniş yoludur.


Milli Park’da oyalanmadan Elbeyli istikametinde sürmeye devam ettik. Bu esnada hava 7 dereceydi, içimizde termal kıyafetler de olduğundan dolayı üşümedik. İznik Candarlı Mevkii’nde manzara ve kahve molası verdik. Hem Samanlı Dağları’nın üstünde temiz havayı soluduk, hem de geçtiğimiz rotanın kritiğini yaptık. Işık, uzakları gören manzara, ciğerlerimize çektiğimiz temiz hava unutulur cinsten değil. Yolumuzun bundan sonraki kısmında havanın ısınmasından dolayı kıyfetlerimizi incelttik.

Geçmeyenler için söylemek isterim ki, Elbeyli istikametinde yol muhteşem virajlar eşliğinde görsel şölen halini alıyor. Asfalt kalitesi de çok uygun, tavsiye ederim ancak, buradan kuzeye doğru ilerlendiğinde Beşkayalar Milli Parkı yakınlarından Yuvacık’a iniliyor ama henüz geçmedim, yolun kalitesi hakkında bilgim yok.
Yine bir Samanlı Dağları günü klasiği olarak İznik’e uğrayıp, Yeşil Camii avlusunda çay-tost molası verdik, dinlendik. Bu nokta vazgeçilmezlerimiz arasındadır.
Yolumuzun bundan sonraki kısmı daha kolay ama ilk kez aşacağım bir bölge de var. Boyalıca’dan yukarı çıkıp, Valideköprüye’ye varmadan, Kızderbent köyü’nün tam içinden batıya, Tevfikiye’ye saptık. Yol dar, ama etraf yemyeşil.

Gacık Köyü’nde son molamızı, meydandan Çiftlikköy’e bakan manzara eşliğinde gofretlerimizi yiyerek verdik, sonrasında Yalova’daki İDO iskelesine doğru devam edip yolculuğumuzu tamamladık.
Bugün Hero XPulse200 ile ilk gerçek off-road tecrübesi yaşadık. Bize asfaltta, virajda yaşatığı yol keyfini, yol dışında da esirgemedi, adeta Willys Jeep sürer gibi ilerledik.
Not: Rotamıza buradan ulaşabilirsiniz.

Güzel, anlamlı, keyifli bir gündü. 29 Ekim’i, Cumhuriyeti, Atatürk’ü, onun silah arkadaşlarını andık. Yaşadığımız coğrafyanın kıymetini, güzelliklerini, bizden sonraki nesillere tertemiz ulaştırabilmenin önemini bilerek sürdük motosikletlerimizi.
Yolda olun;
Yolda Hayat Var.
Ertuğrul Ortaç
29 Ekim 2021