Ekim ayına geldik nihayet. Henüz güneş kaybolmadı, arada ışıl ışıl ısıtmakta. İşte güzel bir hafta sonu için fırsat. Değerlendirmek gerek bu fırsatları. Sahilköy’de kamp yapalım, hem aynı zamanda Suzi ile ilk yakın yol kaçamak olsundu.
Sevgili mesai arkadaşım Levent ile haftalar önce heves etmiştik ancak bir kaç kez de ertelenmişti, o sebeple daha bir kıymetli oldu.
Kendisi iş çıkışı otomobili ile geldi, ben de Suzi ile eğlenceli bir yolculuk yaptım.
Topu topu 62 km olunca yol, 110 cc bir araç ve 50 litre bir sosis çanta ziyadesiyle yetti elbette. Uyku tulumu, çadır, şişme mat, polar kıyafet, ocak-tencere-vs… Sele altındaki 21 litre bölümü de kullanınca sığdı.
Sakinlik, sessizlik İstanbul’un itiş-kakış gündelik halinden sonra çarpıyor insanı adeta. İlk başta rahatsız bile olabilirsiniz, ancak çok sürmüyor. Sizi sarıyor huzur.
Akşam yapılan mangal, sabah kahvesi, yürüyüş, deniz sefası… Her biri yudum yudum tadıldı adeta, denizin mis kokusu ve rüzgarın sesi ile.
Kamp alanı geniş, içerisinde bungalovlar, yüzme havuzu, daha önemlisi birbirine yakın olmayan küçük koylar içermekte, kimi kumsal, kimi kayalık. Yazın kalabalık oluyordur elbette, ama bu takvimde muhteşem.
Likenler ve ufuk
Kamp alanı yoğun çamlar nedeni ile adeta karanlık. Yukarısı ile aşağısı farklı, ayna’dan gelen ışık ortamın tezatını gösteriyor.
Gece serin, ancak uyku tulumları ve çadırlar gayet iklime uygundu. Soğuğu hissettik, üşümedik. Ama en güzeli tüm gece denizin dalgalarının sesiydi.
Levent Çelikbaş
Fotoğraf: Levent Çelikbaş
Suzuki Address 110, 2016
Ve Pazar akşamı eve dönüş. Eve dönmek güzel de keşke ev İstanbul’da olmasa.
Ertuğrul Ortaç
2 Kasım 2016