Yaza Merhaba (Narlı, Armutlu, Çınarcık)

Bir pazar sabahı Scarabeo ile biraz gidesim geldi. Geldi de, nereye? Yakınlarda, fazla uzaklaşmadan biryerler olsun dedim. Giyindim, hazırlandım, tam kontağı çevireceğim, telefon çaldı… Cebimden çıkartıp kim aramış diye bakmakla bakmamak arasında kaldım, neme lazım, arayan da boşuna aramıyor elbet, tamam tamam bakalım kimmiş…

Ops, Tolga ağabey;

– Ertuğrul günaydın.

– Ağabey, günaydın.

– Canım, şöyle biraz tekerleri döndürelim, dolaşalım dedik, sen neyapıyorsun?

– Ağabey, tam kontağı çevirecektim, sen aradın, harika, e hadi, çıkalım hep birlikte birlikte :)

Tamam, nihayet gidiyoruz biryerlere, neresi olursa, maksat teker dönsün…

Tolga ağabey yıllarca pek çok araç kullandı, hepsi de harika araçlardı, ama içlerinde bir BMW F650GS Dakar vardı ki, kendisini ilk tanıdığımda onunla görmüştüm, belki de en yakışanı idi. Sonra geçen yıllarda başka başka araçların ardından 1989 model Kawasaki KLR 650A buldu, bu yaşta bir araç bu kadar mı güzel, bu kadar mı diri olur. Rengi, deseni, aksesuarları tamamı ile 1989 yılını temsil ediyor.

KLR aslında tanıdığım bir araçtır. 2004 yılında Hollanda imalatı C versionu ile epey dolaşmıştım, Doğu Karadeniz, Ege, Marmara… Yaklaşık 20.000 km keyfini sürdüm. Hatta aynısını bulsam bugün yeniden kullanabilirim. Hatırladığım en önemli şey rahat süspansiyon, hafiflik, basitlik. Günümüz araçlarında artık bunları bulmak zorlaştı.

kawasaki-klr650a-1987

1987 yılından kalma bir reklam broşüründen…

Tolga büyüköner’in KLR si ise A versiyon. Bunlar Amerika’da oranın şartlarına uygun olarak hazırlanmış, çok dayanıklı ve daha da konforlu araçlardı. Ne yazık ki, 90 lı yıllarda yapılan o çok sağlam motosikletler günümüzde artık imal edilmiyor. Aynı otomobil sektöründe olduğu gibi elektronik yenilikler ile donatılmış, daha hassas, daha dikkatli kullanılması gereken, sanki çok da uzun ömürlü olmayan şekle büründü. Elbette ekonomi ve sürücü güvenliği de tartışmamsız ilerleme kaydetti ki, bu da son derece önemlidir.

Ne yapalım, değişimin önüne geçmek imkansız. Hem bir şeyler kazanırken başka şeyler kaybetmek, veya geride bırakmak gerekebiliyor.

Saat onbir civarı Moni Pastanesi’nden yola çıktık. Sahilden Tuzla, E5 üzeri Eskihisar’a vardık. Artık vapur biletlerini gidiş-dönüş alırsanız toplamda iki TL indirimli oluyor, aman unutmayın…

100_2304

Buket Büyüköner

Bu arabalı vapura ne zaman binsem İstanbul’dan çıktığımı hissederim. Geride kalan sadece iskele değil, İstanbul, yani kornalar, yoğun egzost dumanı, gergin ve birbirine ısıracakmış gibi bakan insanların kenti. Doğma büyüme oralıyım, artık tanıyamıyorum. Hatta orada yaşamak istemiyorum sanki. Daha da ilginç olanı, biraz önceki cümlemde İstanbul yerine “orası” demem. Demek ki bu kadar bıkmışım.

100_2302

Bizi defalarca taşıyan emektar arabalı vapurlardan biri.

Plan yapmamakla beraber haydi Çınarcık’a doğru ilerleyelim, sonrasına bakarız, nasıl olsa önde teker var dedik, yola koyulduk. İlginçtir, Özgür ile en son 1 Mayıs 2013′de buradan geçmişiz. Nerdeyse 14 ay geçmiş üzerinden.

100_2310

Delmece Yaylası tırmanışı

Delmece yolu son derece keyifli bir tırmanış sunar. Kimi yerde sulardan geçersiniz, her yeri yemyeşil, zaman zaman oldukça diktir. Marmara bölgesi içinde pek fazla bozulmamış nadir bölgelerin başında gelir. Umarız ki böyle de kalır.

Yeşil tabiat, temiz sular kirlenmesin.

100_2317

Delmece’de aşk başkadır :)

100_2319

Aprilia Scarabeo 200 ie

100_2320

Kawasaki KLR 650 A, 1989

Uzun zamandır Delmece’ye çıkmamıştım. Çok değişen detay olmamakla birlikte sanki ısızlaşmış görüntüsü vardı. Bir de sinekler, hiç bu kadar çok olmamıştı. Çimenler de azalıp yerini kısa bodur ağaçlara terk etmiş sanki. Acaba Burada yapılan hayvancılık bitti mi diye merak ediyor insan. Öyle ya, yaylaya çıkınca sol taraf otlak olarak kullanılıyordu, sağ taraf ise yayla evleri ve küçük kamp grupları için ayrılmıştı. Değişim…

Biraz da Aprilia Scarabeo 200ie hk birkaç not iletelim; Bu aracı en kısa olarak “scooter endurosu” şeklinde açıklayabilirim. Yerden yüksek, kendi yüksek, büyük tekerlekli, çok ekonomik, düzgün bir imalat. İtalya imalatı. Piaggio grubuna bağlı olmakla beraber, hala Rotax firmasının motorunu kullanmakta olan son model sanıyorum. Artık diğer tüm modeller Piaggio’nun Leader motorları ile yürümekteler. Elbette Leader son derece kaliteli, güçlü bir yapıdadır ancak Rotax’ın bu makinesi de rüştünü uzun yıllardır ispatlamış, kendine has ses ve davranışlara sahip, az yakıt tüketen, kullanırken güven veren bir yapıda. Bence onu farklı yapan en önemli detayların başında geliyor. Farklı demek aslında tam uydu, zira Scarabeo’nun bazı detayları kendine hastır.

100_2327

Narlı’ya iniş.

100_2331

Gemlik Körfezi’ne bakış.

100_2332

Narlı’ya iniş her zamanki gibi yine keyif verici manzaralar ile güzel keskin virajlar eşliğinde oldu. Yaklaşık 1,5 saatlik bir mola sonrası Narlı’dan Armutlu istikametine yola çıktık. Esenköy’de kısa bir keşif molasından sonra nefis manzaralı, güneşli, geniş virajlara sahip yoldan ilerledik. kimi noktalarda yol epey daralıyor, dikkatli olmak gerek. Yaz mevsimi dolayısı ile özellikle yazlıkçıların trafiği artıyor, Armutlu’dan sonra ise yol daha sakin.

100_2342

100_2343

Büyüköner çiftinin keyfi yüzlerinden okunuyordu.

100_2345

100_2352

100_2354

Esenköy’de bir cafe-plaj.

100_2355

100_2358

Çınarcık’ta Beyaz Cafe’den bakış.

20140629_195450-640

Tolga Büyüköner’in deklanşöründen, gün batımı.

Telefon sesi ile başlayan ışıl ışıl bir gün oldu. Yeniden yolda olmak dileği ile, hoşçakalınız.

Ertuğrul Ortaç
29 Haziran 2014

 

%d blogcu bunu beğendi: