Nedense, yıllardır yapabilmiş olduğum tüm yolculuklar öncesinde yaşadığım uzun sürmüş hastalıklarım vardır. Durağan yaşanan, sıradan günlerin sonucu olarak ortaya çıkar. Basit bir grip bile geçmek bilmez. Şöyle de diyebilirim aslında; durağan olmak vücudumda geçmek bilmeyen hastalıklar yaratmakta.
Bugün aklıma Pablo Neruda’nın o nefis şiiri geldi, hani şöyle başlayan;
Yavaş yavaş ölürler
Seyahat etmeyenler…
Pablo Neruda
İş hayatını sevdim ve daima ciddiye aldım, önem verdim. Ancak birgün geliyor iş bitiveriyor veya sizin o işe katabileceğiniz bir yenilik kalmıyor. Artık o işle ilgili yaratıcılık bitmiştir.
Devam etmeye zorlarsanız yıpranıyorsunuz. Aşınıyorsunuz, gün be gün.
Bu tükenmenin başlangıcı oluyor.
Şayet çalışmak zorundaysanız artık sermayeden yemeğe başlıyorsunuz. Önce sakinliğinizi, yaratıcılığınızı, neşenizi, sonra da sağlığınızı kaybetmeye başlıyorsunuz.
Hayatın akışının kendini devamlı olarak tekrar etmesi, insanın ruhunda hasar bırakıyor.
Sonra, bu durumdan kurtulabilmek için bedel ödemek zorunda kalıyorsunuz.
11 Haziran’da yola çıktım, bugün 6 Temmuz. Yani 26 gündür yoldayım. Yola çıkarken üst solunum yolları rahatsızlığı çekiyordum. Normale dönmem, kendimi iyi hissetmem yaklaşık 10 günümü aldı. Yani kaba bir hesapla neredeyse yolun yarısı iyileşmek için geçti.
Yavaş ölüm
Yavaş yavaş ölürler
Seyahat etmeyenler.
Yavaş yavaş ölürler
Okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
Vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar.
Yavaş yavaş ölürler
Alışkanlıklarına esir olanlar,
Her gün aynı yolları yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyenler,
Bir yabancı ile konuşmayanlar.
Yavaş yavaş ölürler
Heyecanlardan kaçınanlar,
Tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı görmek istemekten kaçınanlar.
Yavaş yavaş ölürler
Aşkta veya işte bedbaht olup yön değiştirmeyenler,
Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,
Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına çıkmamış olanlar.
Pablo Neruda
2004 yılıydı, ilk yalnız ve uzun yolculuklarıma başladım. Yolu okumayı, yola güvenmeyi o zaman keşfettim.
Bu seyahatimde;
Çok sıcakta ilerledim.
Serinlikte, soğukta ilerledim.
Yağmurda ilerledim.
Fırtınada ilerledim.
Gece ilerledim, günün ortasında ilerledim.
Yoruldum, aç kaldım, çok yedim, zehirlendim, kimi canım yandı.
Ama yoldan hiç kaçmadım. Yola, yani ilerlemeye güvendim hep.
Ruhum yolda iyileşti.
Yolda sağlıklıyım, mutluyum.
Yolculuk bazen mantıklı tavsiyelerin dışına çıkabilme, hata yapabilme özgürlüğüdür.
Hayat yolculuk, yolda olmak gerek.
Ertuğrul Ortaç
6 Temmuz 2017