Kaşındık, sıkıldık, rahat battı…
Sahi, neden araçlarımızı değiştirdik?
2020 yılının son haftasından bu yana kardeşim ve ben, Hero XPluse200’ler ile iki yıl boyunca, anılarımızda yer edinen mutlu ve heyecanlı yolculuklar gerçekleştirdik. Keyifle kullandık, tahminimizin ötesinde memnuniyet yaşadık. Elbette bunda Hero Motor Türkiye ve Önder Motor’un sattıkları araçlarına sahip çıkmaları, müşteri memnuniyetini (gerçek anlamda) ön planda tutma gayretleri en önemli etkendir.
Yirmi yıllık bir motosiklet kullanıcısı olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki; bu hizmeti Türkiye’de daha önce başka bir markada yaşamadık. Umarız ki sektörün diğer oyuncularına örnek teşkil eder.

Buradan bahsini ettiğim bu iki firmaya teşekkürlerimi sunarım. İleride yeniden bir Hero kullanıcısı olmamız için hiçbir engel yok.

Yıllardır enduro motosiklet kullanıyoruz, artık değişik tarzlara da fırsat tanımak gerek diye düşündük. Biraz daha güç, biraz daha asfalt odaklı mesela.
Yaz ortasında CF Moto 250NK ve Bajaj Dominar D250‘yi incelemeye başladık. Teknik özelliklerini, kendimiz açısından kullanım detaylarını ve satış sonrası destek imkanlarını göz önüne alarak tercihimizi Bajaj’dan yana kullanıp, sipariş geçtik.
Türkiye’de bazı bilindik markaların ürünleri ne yazık ki karaborsaya düşebiliyor, asıl işi motosiklet satmak olmayan, mesela emlak ofisi, oto galerisi, inşaat şirketi gibi yerlerde satılabiliyor. Bajaj’ı ise Türkiye temsilcisi olan Kuralkan firmasının resmi internet sitesinden (e-kuralkan) sipariş edebiliyorsunuz, arzu ettiğiniz bayi tarafından size teslim ediliyor. Bu kadar, gayet başarılı.

Araçlarımızı İstanbul Ümraniye’de bulunan Yaşar Ticaret’den teslim alınca ilk iş naylon ağırlıklı stok lastiklerimizi Hasanpaşa’daki Zenn Motor’a gidip Michelin Pilot Street ile değiştirmek oldu. Sevgili Volkan her zamanki gibi güler yüzlü ile hızlı ve kaliteli hizmetini konuşturdu. Kenda marka stok lastiklerin özellikle İstanbul’un kaygan, tozlu asfaltında sorun yaşatabileceğini öngördük. Keşke fabrika tarafından daha iyi bir lastik seti ile donatılsaydı.
Yaklaşık 1.300 km de oluşan izlenimlerimi derledim, teknik verileri anlatmayacağım, internet ortamında yeterince paylaşım yapılmış. İlerleyen süreçte elbette bazı değişen, gelişen unsurlar olacaktır, fırsat olduğu takdirde zaman içinde onları da aktaracağım.
Genel
Genel bir bakışta boya ve kalıp işçiliklerinde, sele kumaşında herhangi bir kusur gözüme çarpmadı. Vidaların kaplaması, tuşların kullanırken verdiği hisler olumlu.
Aydınlatma çok başarılı.
Ortalamanın üzerinde ağırlığına sahip, manevra esnasında hissediyorsunuz, bu durum sürüş esnasında size “konfor” olarak yansıyor. İlginç, ağır olmasını sevdim.
D250 virajı endurodan farklı alıyor, “sepet gibi oturma, biraz bedeni de kullan” hissi yaşatıyor. Kaslarım virajlara yeni yeni alışmakta. İlk kilometrelerden daha iyiyim.

Not: Fotoğrafta araç pembe görünüyor, halbuki bayrak kırmızı. Kullandığım telefonun fotoğraf çekme özelliğinde renk sapması oldu.
Süspansiyon
Süspansiyon yormuyor, tahminimden daha konforlu çıktı. Sele gayet rahat. Arka yayı biraz yumuşattım. Zamanla yayların ilk sertliği geçince, karakteri daha net ortaya çıkacaktır.
Frenler
Frenler oturmaya başladı. Hidrolik sıvısı hafiften süngerimsi his veriyor ve arka fren için “biraz” güç uygulamak gerekmekte. Ancak kontrolsüzlük veya yetersizlik yaşatmıyor.
Bu durum Hero XPulse200’de başıma geldi. Fabrikanın koyduğu hidrolik sıvısını Motul marka (Dot3-4) ile değiştirdiğimde, ölçekleyebilme ve duruş mesafesi açısından bambaşka bir fren yeteneği çıkmıştı karşıma. Diyebilirim ki; geçmişte kullandığım BMW R1100 GS’den sonra tüm araçlarımın içinde açık ara en kaliteli fren sistemi Hero XPulse200 deydi. Bu sebeple ByBre donanımlı (Brembo menşeli) D250’ye de aynı müdahaleyi yakın zamanda yapacağım. Benim için basit ve zaman almayan bir çalışma. Anlaşılan, Hindistan’da stok fren yağları “orta” kalite.
ABS “gerektiğinde” devreye giriyor, zırt pırt müdahale etmiyor. Islak zeminde henüz tecrübe etmedim.

Şanzıman, vites oranları ve aktarma
Şanzımanın çalışması hızlı ve kararlı.
6 vites motosiklet sevmem, ama D250 yolda vitesle oynamak zorunda bırakmıyor, alt ve orta devirlerde çok rahat çekiyor. 1, 2 ve 3 üncü vitesler hayli toleranslı. Özellikle şehir içi trafikte 3 ve 4 üncü vitesleri çok kullanacağımız belli. 6 ncı vites sanki “over drive” olarak hazırlanmış, uzun yolda rahatlatıcı gibi.
Bir viraj öncesinde test amaçlı sert vites küçülttüm ve hemen bağlamadı tekeri, kaydırmalı debriyaj deveye girmiş olmalıydı. Güvenli sürüş adına güzel bir imkan.
Tüketim
Günümüzün en hasas konusu, yakıt tüketimi malum, rodaj öncesi olarak ortalamam 3.1 lt/100 km .
Diğer detaylar
Egzost sesi çok hoş. Arkama pek otomobil yaklaşmadı, hatta yoğun trafikte yol verenler bile oldu. Gürül gürül sesin farkı böyleymiş demek.
Sağa çekme hissetmedim, motosiklet kullanırken gidonu bırakma huyum yoktur.
Dominar D250 ilk izlenimlerim şimdilik bu kadar, ileride yapabileceğimiz yolculuklarda daha detaylı paylaşımlarımız olacaktır.

Günümüz motosikletleri 90’lı ve 2000’li yıllardaki kalite anlayışlarından ne yazık ki biraz uzakta. Piyasa rekabeti gereği her imalatçı bazı konulardan taviz vermek zorunda kaldı. Bugün kaliteli ürün arayanlar ve bütçesi uygun olanlar için ana seçenek Avrupa manşeli büyük markalar oldu.
Artık Hindistan’ın önemli bir oyuncu olduğu Dünya motosiklet sektöründe, Bajaj’ı uygun fiyatlı Avrupa (KTM) ve Hint sentezi olarak değerlendirebiliriz. Her iki ekolden detaylar içermekte.
Sevgiyle kalın.
Ertuğrul Ortaç
26 Eylül 2022