Merhabalar.
Renklerden anlamam, resim yapmayı bilmem, ama sanatsal nitelikte özenli el emeği çalışmalarını fark ederim, çok da severim. Haliyle bu tür işleri yapabilen insanlar da benim için daima merak konusu olmuştur.
Ülkemizin ve Dünyamızın türlü sebeplerinden ötürü kasvetli geçen şu günleri Feryal Mehmet’in rengarenk çalışmaları ile ısıtmaya ne dersiniz?
Renklendiriyor, yeniliyor, kenarda köşede kalmış objeleri yeniden fark edebileceğimiz, sevebileceğimiz hale sokuyor. İşte Boyalıağaç’ın hikayesi…

Feryal, bize kendinden bahsedebilir misin? Feryal Mehmet kimdir?
Edremit Körfezi’nde yaşayan üç çocuklu bir ailenin en büyük çocuğuyum. Aslen İzmirli bir birey olarak hayatımın her anında deniz benimleydi. Çocukluğumda müzik ve sanat hem hayatımda hem de ruhumdaydı ama bilirsiniz, ülkemizde insanlar istedikleri şeylerin farkına çok geç varıyor. Ya klavuzunuz eksik ya da rol modeliniz. Kendinizi bulmanız zaman alıyor. Hal böyle olunca üniversitede Satış Yönetimi Bölümü’nde okudum. Bu seçim beni özel sektöre yönlendirdi ve işim gereği birçok ülkeyi görme fırsatım oldu. Ben böyle gezerken, döndüm dolandım sonunda bir gün renklerin içinde buldum kendimi ve boyacı oldum.
Ahşap boyama ya da nesnelerde dönüşüm konusundaki yolculuğun nasıl başladı?
Aslında kızımın doğumu bu anlamda benim için bir milat gibidir. Kızım dünyama geldiğinde çalışma hayatıma son verdim çünkü benimle büyümek istedi iki gözümün çiçeği. Tabi burada topu ona atıyorum ama onun kokusunu bırakıp işe gidemedim açıkçası. O dönemlerde Ayvalık’da yaşıyordum, kızım orada büyüdü ve ilkokula da orada başladı. O okuldayken de benim kendime ayırabileceğim kıymetli zamanlar geçti elime. Ben de bu vakitleri daha verimli ve hoş geçirebilmek için bir boyama atölyesine gitmeye başladım. Bu süreçte boyamanın ve de renklerin beni gerçekten mutlu ettiğini ve ruhumu dinlendirdiğini fark ettim. Hobi olarak başladığım boyamayı daha bir ciddiyetle ele alıp, uzun soluklu çalışmalar yaptım ve bu arada ek eğitimlerle ilerleme kaydettim. Geriye dönüp baktığımda on yıldır bu işin içindeyim.

Bir zaman geldi ve biz eşimin işi nedeniyle İzmir’e taşındık. İzmir ve çevresi hareketli, güzel yerler, insanı içine alan, saran, harekete geçiren güzel bir enerjisi var. Doğru zamanda doğru insanlarla hareket ettiğiniz zaman hayat size asla olumsuz karşılık vermez, muhakkak o güzellikleri saçar üzerinize. Benim etrafımdaki insanlar da hareketli, pozitif enerjisi yüksek insanlardır. Ve işte bu güzel insanlar bir gün Torbalı’da stant açtılar ve ben de dahil oldum onlara. Böylece o güne kadar kendim ve yakın çevrem için üretirken yaptığım objeleri satabileceğimi ve ekonomik kazanç elde edebileceğimi fark ettim, bir süre de bu şekilde çalışmaya devam ettim. Bu arada Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nde (ÇYDD) dört yıl gönüllü usta öğreticilik yaptım. Birçok kadına, gence ve çocuğa ekonomik anlamda kazanç sağlayabileceği bir el becerisi verebildiğimi düşünüyorum. Şimdilerde ise kendi atölyemde öğretmeye ve üretmeye devam ediyorum.
Ürün çeşitlerin nelerdir?
Boyama işinde ürün çeşidiniz hayallerinizle doğru orantılıdır. Şanslıyız ki günümüz hobi malzemeleri bizlere her türlü yüzey üzerinde çalışabilme fırsatı veriyor. Ahşap, cam, plastik, kumaş, seramik, fayans, düğme, aklınıza ne gelirse her türlü yüzey üzerinde çalışıyorum. Ancak ben daha çok MDF objeler (kutular, süs eşyaları, sehpa, vb.), eski ve yeni tüm ev eşyaları ve polyester objeleri dönüştürmeyi ve boyamayı seviyorum. Bu açıdan bakıldığında yaptığım işi sadece ahşap boyama diye tanımlayamayız yani. Atölye çalışmalarımızda da katılımcı arkadaşlarım neyi boyamak isterlerse getiriyorlar. Ben de o objeler üzerinde kullanabilecekleri teknikleri öğretiyorum.
Günümüz dünyası için önemli olduğunu düşündüğüm bir nokta var; “Yenileme”, “yeniden değerlendirme”, “restorasyon”. Gelişmiş ülkelerde bu durum kimi zaman gereklilik, kimi zaman hobi ya da sosyo-kültürel hafızanın korunması maksadıyla önem verilen özel bir konu. Klasik oto, inşaat, yağlıboya tablo, kıyafet, vb., kapsamı çok geniş. Sen de ülkemizde eskimeye yüz tutmuş, kimi hasarlı ahşap mobilya ve çeşitli unsurlara yeniden hayat veriyorsun, onların kullanım ömürlerini arttırıyorsun. Tabiatı korumaya katkı sağlamakla birlikte, çeşitli anlamlar yüklenmiş maddi-manevi değeri olan objelere yeniden hayat veriyorsun. Hem “sürecin kendisi” hem de işlemin önemi hakkında neler anlatabilirsin? Bir dönüşüm projesi üzerinde çalışırken neler yaşıyorsun?
Günümüzde önlenemez bir “kullan-at” pratiği yaygınlaştı ve bu bir yaşam tarzı haline geldi. Dolayısıyla tüketime dayalı bu sistem kısa sürede miadı dolan ya da modası geçen ürünleri piyasaya sunuyor. Aynı zamanda bu kullan-at ürünler eskinin tecrübesinden ve el becerisinden de yoksun. Geçmişten bugüne gelebilmiş bir mobilyada, onu üreten kişinin bugüne nazaran çok kısıtlı imkân ve teknolojik aletlerle çalışmış olmasına rağmen, sağlam işçiliğini ve maharetini görebiliyorum. Bu kalite ve özen de bana göre onun bu işi ne kadar severek yaptığının göstergesidir.
Eski rüzgarların sözü geçmiyor terk ettikleri dağlara. Geceye yeni şiirler, gemiye yeni fırtına istiyorlar. Eskiden kalan çoğu eşyaya baktığımda da gereken değerin verilmediğini ya da değerinin fark edilmediğini görüyorum. Bana göre insanlarda olduğu gibi her şeyin bir ruhu var ve bunu görebilmeli insan dediğin. Bu aslında insanın içini buran da bir durum ben de kendimce bu açığı kapatmaya, eşyanın hak ettiği değeri vermeye çalışıyorum.

Tasarımlarını nasıl oluşturuyorsun, renkler ve desenlerin seçiminde özel bir kriterin var mı?
Ben eskici bir ruha sahibim. Bu sebeple yaptığım çalışmalar genellikle pastel eskitmeye müsait renklerden oluşuyor. Öte yandan bu çalışmaların özel bir tarif gibi katı kuralları yok. Aslında obje ne olmak, neye dönüşmek istediğini ve doğanın rengarenk kalemlerinden hangisine boyanmak istediğini kendisi söylüyor. Size sadece bu sese eşlik etmek kalıyor. Bir bakıma doğaçlama çalışıyorum, bu yüzdendir ki hiçbir çalışmam da birbirinin aynısı olmuyor. Aslında bu farklılık biraz da beni anlatıyor, düşünsenize her objenin kendisine has bir güzelliği, bir deyişi var, insanların başka başka olması gibi ve böylece obje tekdüzelikten uzak nev-i şahsına münhasır bir çalışmaya dönüşüyor.
Atölye çalışmalarında durum biraz daha farklı tabi. Teknikleri gösterirken elbet bir tarif veriyorum ve istenirse aynı çalışmayı yaptırıyorum.
Eğer eski bir eşya yeniliyorsam, muhakkak aslına sadık kalarak çalışıyorum.
Hepimizin gündelik yaşamlarımızı, hatta hayatımızı etkileyen bazı unsurlar vardır; moda, akım (trend), sosyal veya kişisel olaylar, iklim, vb. Bu gibi yaşam unsurlarının senin çalışmalarına yansımaları oluyor mu, renklerine, desenlerine etkileri nelerdir?
Elbette her dönemde yeni çıkan, popüler olan alternatif objeler oluyor. Yeni objeler, moda renkler farklı bir hava estirse de teknik açıdan uygulanan işlem az çok benzeşiyor. Eskiden mobilyalarda koyu renkler tercih edilirken şimdilerde daha açık renkler tercih ediliyor.
Öte yandan ekonomik şartların ve pandemi sürecinin etkisiyle birlikte birçok insan, herhangi bir şeyin yenisini almak yerine çok daha az maliyetle elindeki ürünü dönüştürmeyi tercih ediyor; Mobilyalar, mutfak ve banyo dolapları, hatta fayanslar. Bu da dayatılan kalıpların dışında zevklerimi ortaya çıkarma fırsatı veriyor.
Özellikle pandemi dönemi bazı farkındalıkları da beraberinde getirdi. Bu zaman zarfında insanlar ne istediklerini ve ne yapabileceklerini, yani aslında içlerinde var olan kapasitelerini fark ettiler. Evler günlük koşuşturma arasında otel gibi kullanılan yerler olmaktan çıktı. Evden çalışma dönemi başlayınca konfor ve zevkler müthiş önem kazandı.

Özel bir müşteri kitlen var mı?
El sanatının ve cebindeki paranın kıymetini bilen herkes benim müşterimdir. Yani aslında değerler üzerine hareket eden, bunlara önem veren herkes demek daha doğru olacaktır. Arkadaşınıza giderken el yapımı bir obje götürmek, evinizdeki sehpayı ya da alternatif başka bir mobilyayı farklı ve kendi zevkine uygun görmek isteyen herkes bir şekilde gelip beni buluyor.
Instagram üzerinden çalışmalarını keyifle takip ediyorum, bu mecradan sana ulaşmaları ne durumda, kimlerden dönüş alıyorsun, yeterli oluyor mu?
Evet, sosyal medya, ben ve benim gibi çalışan insanlar için gerçekten verimli alanlar. Yaptığınız işleri paylaştığınızda, aldığınız beğeni ve yorumların sizi motive eden özel bir yanı var, bu şekilde her zaman diri ve taze kalıyorsunuz. Bu bağlamda emeğin paraya dönüşmesi ikincil bir önem taşıyor.
İnstagramda “@boyaliagac” isimli hesaptan hem kendi çalışmalarımı hem de atölyede çalışmaya gelen arkadaşlarımın ürettiklerini paylaşıyorum. Kadınlar el emeğini, üretmeyi, renkleri ve sıcacık gülmeyi pek severler. İşte atölye çalışmalarımız da böyle rengarenk ve sıcacık zamanlarla dolu. Bu da çalışmalarımıza ve dolayısıyla paylaşımlara yansıyınca takipçilerimizin yüzde 90’ını kadınlar oluşturuyor. Geri dönüşler de çok güzel, çünkü dileyen hem sipariş verebiliyor hem de güvenli bir alışveriş yapabileceğini biliyor.
Eğer insanlar takip ettikleri bu tür sayfalara destek olmak istiyorlarsa paylaşımları beğenmeyi, altına yorum yapmayı ihmal etmesinler. Bu bizim için önemli. Bir de YouTube uygulamasında olduğu gibi “katıl” butonu gelecek. Bu sayede instagramdan da istediğiniz sayfaları maddi açıdan da destekleyebileceksiniz.
Renklere ve boyamaya gönül vermiş insanlar seni Instagram dışında hangi mecralarda bulabilir?
Internet ortamı çok geniş bir alan ve siz de bir şekilde yerinizi almak zorundasınız. Şimdilik “@boyaliagac” Instagram hesabım dışında “feryal.ben” isimli Facebook sayfam var.
“Dolap” satış sitesinde ‘@boyaliagac3535’ sayfasından da satışlarımı gerçekleştiriyorum. Güzel haber, yakında Shopier’de de aynı isimle bir sayfam olacak. Arzu edenler buralardan istediği ürüne ulaşabilecek.
Ahşap boyama işine başladığında çevreniz nasıl bir tepki verdi?
Ben bu konuda gerçekten şanslı bir insanım. Eşim, ailem ve arkadaşlarım her zaman bana destek oldular. Bu konuda sıkıntı yaşamadım.
Bir yanın eş ve anne diğer yanın iş kadını. İkisini bir arada nasıl yürütüyorsun?
Hiçbir şey yoktur ki birbirinin içine geçmesin, biri diğerini etkilemesin. Elbette bedensel ve zamansal emeğin yoğun olduğu böyle bir çalışma düzeninde evde bazı aksaklıklar oluyor ve tabi iş yerinde de. Ben de bu duruma kısmi bir çözüm getirerek evimin bir odasını atölyeye dönüştürdüm. Böylece yetişmesi gereken bir siparişim varsa gece mesaisi yapıyorum. Arada verdiğim molalar da eşim ve kızım için yaptığım kaçamaklar aslında. Eğer işim yoksa zaten evde ailemle vakit geçiriyorum. Böylece hem aileme hem de işime zaman ayırabiliyorum.

Pandemi süreci çalışmalarını maddi açıdan nasıl etkiledi?
Elbette bu süreç herkes gibi beni de etkiledi. Pandemi yüzünden kapalı kaldığımız dönemde atölye çalışması yapamadım, dolayısıyla eğitimler de aksadı ama evdeki atölyemden siparişleri hazırlayıp gönderebildim. Öte yandan büyük masa, dolap gibi eşyalar için bir talep geldiğinde gidip yerinde boyadım. Ama yine de olumsuz etkilendik bu süreçten.
Ahşap boyama ile ilgilenenlerin karşılaştığı zorluklar nelerdir, sence bunları nasıl çözebilirler? Özellikle yeni başlayanlar için bir tavsiyen var mı?
Sektörde karşılaşılan ilk ve en önemli zorluk maalesef malzeme fiyatlarının muazzam bir artış göstermesi oldu. Dolayısıyla maliyetler de arttı. İşin içine emeğinizi de kattığınızda fiyatlar daha da fazla oluyor. Bizde emeğin fiyatı çok düşük oluyor maalesef. Ancak yenileme yapmak açısından bakılırsa tabi ki yenisini almaktan çok daha ekonomik bir bütçeyle eşyalarınızı yenileyebiliyorsunuz.
Yeni başlayanlar için tavsiyem; boyamayı gerçekten sevmiyorlarsa bu işi hobi olarak düşünmesinler, çünkü bu hobi bir iki malzemeyle olmuyor.

Sevgili Feryal, söyleşimiz öncelikle “yoldayiz.biz” bloğumuz için hoş bir renk oldu, aynı zamanda “yenileme”, “el emeği”, “renklendirme” gibi konulara meraklı okuyucularımız için kıymeti bilgi kaynağı. Zaman ayırdığın için teşekkür ediyor, bol kazançlı, renkli günler diliyorum.

Bilgi;
Instagram/boyaliagac
Dolap/boyaliagac3535
Facebook/feryal.ben
Ertuğrul Ortaç
4 Mart 2022