Merhaba canlarım,
Çevremden gelen yoğun istek üzerine bugün size biraz kendimden ve Örgen’ize İşler ile yollarımızın kesişmesinden sonra yaşadıklarımdan bahsedeceğim.
2019
Merhaba canlarım,
Çevremden gelen yoğun istek üzerine bugün size biraz kendimden ve Örgen’ize İşler ile yollarımızın kesişmesinden sonra yaşadıklarımdan bahsedeceğim.
Bir önceki yazımda ilk beş motosikletimi kullandığım süreçten, yaşadığım “ilkler” den bahsetmiştim. Bu yazımda ise sonraki dört motosiklet ve onların getirdikleri var…
Geçtiğimiz hafta Kiraz’ın (YBR125) yıllık muayenesi vardı, plakadaki “vida deliği” sebebiyle geçememişti. Yeniden plaka hazırlatıp bu sabah Köseköy’deki Tüvtürk istasyonuna gittim, araç Haziran 2021’e kadar geçer notu aldı. Sıkıcı araç muayene işlemleri sonrası şimdi bunu kutlamanın zamanı dedim.
Yıl 1980.
Eylül ayı başında ailecek yaz tatili için güneye inmiştik, Side’nin Sorgun bölgesine kadar ilerledik. Otomobilimiz 1967 model Volkswagen 1300 Kaplumbağa, rengi beyaz, üzerinde eşyaların iple bağlandığı port bagaj, içinde kardeşim, annem, babam, ben ve her yere tıkıştırılmış bilumum birşeyler. Tencere, tüp, çaydanlık, kıyafet, mangal vs vs… Her çukurda ayrı ses, ama çok heyecanlıyız, uzaklara gidiyoruz, denize gireceğiz, farklı yerler göreceğiz…
Bu sabah erken uyandım, 06:05 de.
Özgür, an itibarı ile çalışmıyor, yakında yeniden işe başlar, fırsat bu fırsat onunla birlikte sürmeyi istemiştim. Gündelik yaşam telaşından dolayı birlikte sürüş-kaçış günlerimiz çok seyrekleşti. Üstelik onun İstanbul’da yaşıyor olması, kentden çıkana kadar yaşayacağı trafik azabı yol hevesini bitirmeye başladı. Trafik ve çirkin İstanbul kalabalığı insanın enerjisini emiyor. Tüketiyor heyecanımızı, yaşantımızı…
Neyse, bunları bir kenara bırakalım. Tolga ağabey çamura girmez, Cengiz ağabey ve Orhan çalışmaktalar, geriye nöbetci bir ben kalıyorum bugün…